Bir varmış, bir yokmuş… Vaktiyle, büyük bir padişah yaşarmış. Bu padişah hem zengin hem güçlüymüş ama sabrı az, siniri çokmuş. Bir gün, sarayındaki vezirlerine dönüp şöyle demiş:

“Bana öyle bir terzi bulun ki, en dayanıklı, en güzel kaftanı diksin. Ama dikkat edin! Eğer kaftanı beğenmezsem, ona büyük bir ceza vereceğim!”

Vezirler bu haberi duyunca telaşa kapılmış. Sarayın en iyi terzilerini toplamışlar ama hiçbiri padişahın isteğini yerine getirmeye cesaret edememiş. Sonunda, şehirde zekâsıyla tanınan genç bir terzi ortaya çıkmış:

“Ben padişaha kaftan dikebilirim.”

Herkes şaşırmış. “Aklını mı kaçırdın? Beğenmezse başına iş açılır!” demişler. Ama genç terzi gülümsemiş:

“Sabredin, akıl varsa çözüm de vardır.”

Terzinin Kurnaz Planı

Terzi, en güzel kumaşları almış, iğnelerini hazırlamış ve padişahın huzuruna çıkmış.

“Padişahım, size öyle bir kaftan dikeceğim ki ne eskir ne kirlenir. Ama bunun için bana kırk gün mühlet verin.”

Padişah şaşırmış ama kabul etmiş. Akıllı Terzi işine koyulmuş, ama ne kumaş kesmiş ne de iplik seçmiş! Onun yerine, ülkeyi dolaşmış, sokakları gezmiş, halkın dertlerini dinlemiş.

Kırk günün sonunda padişah huzuruna çağırmış:

“Hadi bakalım, kaftan nerede?” diye sormuş.

Akıllı Terzi, eli boş gelmiş ama yüzü gülüyormuş. Padişaha yaklaşmış ve şöyle demiş:

“Sultanım, size en güzel kaftanı getirdim, ama onu görmek için sadece göz değil, akıl da gerekir.”

Padişah kaşlarını çatmış: “Ne demek istiyorsun? Kaftanım nerede?!”

Terzi bilge bir tavırla anlatmaya başlamış:

“Kaftan, yalnızca ipekten mi olur? Öyle bir kaftan vardır ki, halkın sevgisiyle dokunur, adaletin ipliğiyle dikilir, iyilikle süslenir. İşte ben kırk gündür bunu işledim. Sokağa çıktım, yetimleri doyurdum, haksızlıklara karşı durdum, yoksullara yardım ettim. Şimdi halkınız sizi daha çok seviyor, çünkü adaletin kumaşı sağlamdır. İşte size eskimeyen kaftan budur!”

Padişah önce şaşırmış ve çok öfkelenmiş. Tam terziye büyük bir ceza verecekmiş ki, vezir padişahın kulağına eğilmiş ve bir şeyler fısıldamış. 

Gerçekten de tüm halk, padişahın yaptığı iyiliklerden bahsediyormuş. Vezirin söyledikleri padişahın çok hoşuna gitmiş. 

“Senin gibi bir akıllı terzi görmedim! Gerçekten de en güzel kaftanı sen işledin. Gerçekten de bir hükümdarı kıyafeti değil, halkının sevgisi sarar.”

Böylece Akıllı Terzi, hem padişahın dostu hem de ülkenin en bilge kişisi olmuş. Onun adı, dilden dile dolaşıp masallara karışmış.

Gökten üç elma düşmüş: Biri zekâsı için Akıllı Terzi’ye, biri adaleti için padişaha, biri de bu masalı okuyanlara!